Fonksiyonellikleri ve sundukları sosyal imkanlarla kent merkezinden uzak dahi olsalar, depreme dayanıklı ve güvenilir konutlar tüketici için çekiciliğini koruyor.
Markalı konutlar ve sunduğu yaşam tarzı, bireyler için şehir içinde eski bir evden çok daha fazlasını ifade etmeye başladı. Sektör de bu beklenti ile büyüme trendini devam ettiriyor.
Ev satın almak isteyenler için günümüzde semt kadar önem kazanan “konut markası” bir konseptin tanımı halini alıyor. Bu noktada markalı konut; oyun salonları, yürüyüş ve gezi alanları, açık ve kapalı yüzme havuzları, spor salonları, güvenlik sistemleri, otopark gibi alanlarla kişilere barınma ihtiyacı için çözüm sunmanın ötesinde, bir yaşam tarzı vaat ediyor. Bina değil konsept tercih etme noktası da bireylerin satın alma kararlarında önemli bir belirleyici haline gelmiş durumda. Bu yönüyle de söz konusu ekstralara sahip markalı konutlar, ağırlıklı olarak sadece binaları içeren ama her daim revaçta olan lüks semtlerin de önüne geçiyor.
1999 depreminden sonra yeni yönetmeliğe uygun yapılan binaların bir yaşam tarzı konseptiyle zenginleştirilmesi ve türlü sosyal imkanlar ile desteklenmesi tüketici tercihlerinde büyük önem kazanıyor. Sektör uzmanlarına göre, özellikle depremden sonra zemini sağlam olan bölgelerde güvenilir ve referansları güçlü müteahhitlik şirketlerinin inşa ettiği evlere olan ilgide bir artış kendini gösteriyor. İnşaat şirketleri de farklı şehirlerde markalı sitelere imza atmaya devam ediyor. Bu süreç sadece sektöre değil, tüketiciye ve ülke ekonomisine de fayda sağlıyor. Her sektörde olduğu gibi, inşaat sektöründe de rekabet sektöre ve alıcıya kazandırıyor.
2023 yılına kadar 7 milyon 560 bin nitelikli konutun üretilmesi hedefleniyor.
Öte yandan, markalı projeler yabancı ilgisini de beraberinde getiriyor. Yabancı yatırımcıların markalı konut projelerine yönelik ilgisi de artarak kendini gösteriyor. ‘2023 Vizyonunda Gayrimenkul Sektörü’ başlıklı rapora göre ise 2023 yılına kadar 7 milyon 560 bin nitelikli konutun üretilmesi hedefleniyor.